Merhaba,
İETT iki nokta arasına bir otobüs seferi koyuyor gelen talepler üzerine.
Başlangıçta otobüsün duracağı duraklar belirli bir mantık çerçevesinde, tüm paydaşların da ortak görüşleriyle belirleniyor.
Ortaya mantıklı bir güzergâh çıkıyor.
Sonra otobüs seferlerine başlıyor.
Hemen hemen her şey en başta planlandığı gibi ilerliyor.
Bazı aksaklıklar da olsa, otobüs belirlenen sürelerde ya da makul gecikmelerle seferlerini yapıyor.
Mahallenin birinde ilçe belediyesinde veya büyükşehir belediyesinde söz sahibi bir tanıdığı olan arkadaş(lar) durağa biraz fazla yürümekten şikayetçi.
Aslında otobüs evinin önünden geçiyor da, orada durak yok sadece.
Evine yakın noktaya bir durak daha eklenmesinin çok faydalı olacağına bir şekilde yetkilileri ikna edip oraya bir durak ekletiyor.
Artık daha az yürüyor, otobüs de hedef noktaya sadece 3-5 dakikalık gecikmeyle varıyor. Çok problem edilmiyor.
Sonra başka bir arkadaş, durağın evine çok uzak olduğunu, halbuki güzergâhta yapılacak ufak bir değişiklikle evinin önünden otobüsün geçmesi gerektiğine gene yetkilileri ikna ediyor.
Güzergâh bir miktar değişiyor. Bu değişimin mâkul ölçülerde olduğuna kanaat getiriliyor ve çok problem edilmiyor.
Ama çok hafiften otobüsteki yolcularda homurtular başlıyor.
İşte bu yukarıdaki iki arkadaş profilinin sayısı arttıkça ilçede, durak sayıları ve güzergâh değişimleri de artıyor.
Bu sefer otobüsteki homurtular artıyor.
Sürekli memnuniyetsiz olan o iki profil, bu sefer de otobüsün kalkış ve varış noktalarına beklenildiği sürede varamadığından şikayet etmeye başlıyorlar.
Diğerleri de otobüsün çok fazla dolandığından ve çok durduğundan şikayet etmeye başlıyorlar.
Böylece otobüsü kullanan hiç kimse memnun olmamaya başlıyor.
Fatura İETT’ye kesiliyor.
Burada İBB eşittir firma ise, İETT eşittir Bilgi İşlem & İş Geliştirme,..vb birimler gibi düşünülebilir.
Bu senaryoda İETT’nin de suçu vardır, İBB’nin de.
Ama belki de ilçe halkının bitmek bilmeyen taleplerini değerlendirip, bir ön filtreden geçirecek başarılı ilçe belediyelerinin olmaması en büyük eksiklik olarak düşünülebilir.
Kanaatim; ilçesine hakim, o ilçede büyümüş, sorunları bizzat yaşamış ilçe yönetimlerine sahip olmak, bir büyükşehir belediyesi için çok büyük bir nimet olacaktır…
Selamlar.